Hoşçakal, içimdeki martı komaya girdi.Hoşçakal, yalnızlığımı bir ben bileyim istiyorum artık. Dudaklarını özleyeceğim. Bütün kapıları kapatıyorum.Hoşçakal, dünyanın ebesini aramaya çıkıyorum. Hoşçakal, sizden vaz geçiyorum. Hoşçakal, benden ne istediniz bu kadar; bu kadar yanılttınız, kandırdınız, üzdünüz, kullandınız ve attınız.Hoşçakal, senden korkuyorum şimdi.Beni biraz daha azarlayacağından, canımı acıtacağından çekiniyorum.Sıfırın altına indi kalbim.Hüzünden taşaklarım büzüştü, aleni kısmın senin yüzünden.Çocuğum olmayacak, belki bu şehre bir sinema bile gelmeyecek.Bütün kedileri cırmıkladım.Sakın gülümseme! Hoşçakal, otobüse binecek param bile yok.Yürüye yürüye öleceğim.Her insanın garip intihar tasarıları vardır, bilirsin.Ben yürüye yürüye intihar edeceğim.Kendimi kuduz köpeklere ısırtacağım.Beyaz çoraplarım kirli ve delik: gurur duyuyorum bununla.Düzenin .mına koymaya kararlıyım. İktidarda kavşağından sapacağım ecele.Hoşçakalın çocuklar, gözlerinizi özleyeceğim.Kötü Aşk'ı özleyeceğim.Haftasonu birşeyler yapmayı düşünmeyi özleyeceğim.Bir gün yanına uzanıp sana sarılıp uyuklamak üzerine kurduğum monokrasiyi özleyeceğim, pişmanım, ben gidiyorum.Hoşçakal yüreğim.Hoşçakal ormanım.Ben, ormanından kente inen bir kurt gibi, yapayalnız gidiyorum.Artık ne ormana ne de kente aitim.Alev almış bir hayvan gibi koşmak istiyorum. jim çağır beni: Silvia, oraya geliyorum, haklıymışsınız, öğrendiklerimin beni nasıl da yanılttığını hatırlayamıyorum.Bir haksızlık gibi ortadayım.Ben biraz geç kalmıştım sen biraz erken gelmişsin. Kavuşamıyoruz.
"Gözleri,
o maviş gözleri;
yaşıyor tüm yavrularının gözlerinde,
yaşıyor.
Yıllardan beri gölgesi dolaşıyor,
evimizin her yerinde.
Ve...uykusu kaçan çocuklara,
ve oğluma,
mırıl mırıl ninniler söylüyor,
uzun kış gecelerinde."
Olasılık dalgaları çok yavaş olarak etrafa yayılır; bütün Ay bir kuantum hayaletine bürünür. Fakat Ay çok büyük olduğu için bu süreç çok yavaştır. Ayın kuantum belirsizliği içinde eriyip gitmesi birkaç nanosaniye değil, milyonlarca (belki de milyarlarca) yıl sürer. Fakat bu meydana gelmeden çok önce birisi ona bakar ve dünyanın çevresindeki belirli bir yörüngeye tam olarak yerleştirilmiş kütle merkeziyle onu belirli bir duruma çökertir. Ayın (ve başka her şeyin) gerçek bir nesne olarak görünen varlığı bu yorumda kuantum kazanını seyretme etkisi olarak açıklanır.
"Bana bir masal anlatır mısın?" diye Momo yavaşça bir dilekte bulundu. "Peki" dedi Gigi. "Kimi anlatsın masal?" "Momo ile Girolama'yı en iyisi..." diye karşılık verdi Momo. Gigi biraz düşündükten sonra sordu: "Adı ne olsun?" "Belki Sihirli Aynanın Masalı?" Gigi başı ile olur dedi:
Bu dünyayı sevmiyorum. Kesinlikle sevmiyorum. İçinde yaşadığım toplum beni iğrendiriyor; reklamcılık midemi bulandırıyor; bilgisayar dünyası beni kusturuyor. Bilişimci olarak bütün yaptığım, referansları, veri akışını, rasyonel karar ölçütlerini çoğaltmaktan ibaret. Bunun hiçbir anlamı yok. Hatta açık konuşmak gerekirse, bu olumsuz bir şey; nöronlar için gereksiz bir kalabalık. Bu dünyanın, daha fazla bilgi dışında her şeye ihtiyacı var.
--------------------
Friskies bisküvileriyle maaşlarının yarısını kemiren kedileri Poucette’in yanı başında son günlerini yaşarken görür gibi olduğunuz emekliler. Bir zincir ağı oluşturmak için rezilliğe varacak kadar üst üste bindirilmiş şu metalik yapı bozuntuları. Ve kaçınılmaz biçimde tekrar tekrar insanın karşısına çıkan, iğrenç ve alacalı bulacalı ilanlar. "Duvarlarda neşeli ve değişken bir manzara." Zırva. Boktan zırva.